Son zamanlarda psikoloğa gitmeye karşı önyargıların biraz daha kırılmaya başladığını görüyoruz.Fakat hala psikoterapinin ne olduğuna dair yanlış anlaşılmalar da devam etmekte.Bu yanlış anlaşılmaların temeli aslında kişilerin psikoterapiyi aile ve arkadaş muhabbetleriyle eşdeğer tutmasıdır.
Aile ve arkadaş desteği bir süreliğine kişiye iyi gelebilir.Ama her zaman iyileştirici ve sorunlara karşı koruyucu etkide bulunmaz. Bize zarar veren yaşadığımız bir olayın boyutu veya psikiyatrik bir hastalığa olan genetik eğilim bu sorunların aile veya arkadaşla çözülmesini imkansızlaştırır.Arkadaş ve aile dinler zor günlerde yanımızda olur ama bir psikolog gibi objektif yaklaşamayabilir.Bizim yanımızda olup sürekli haklı olduğumuzu düşünebilirler.Aynı zamanda paylaşımın mümkün olmadığı durumlar da olabilir.
Bir arkadaşınızla kahve içerken sorununuzu ona anlatmanız,motive edici bir kitap okumak ve buna benzer şeylerin iyi hissettirmesi motivasyonu etkileyebilir.Bunu da çözüme ulaşmış gibi yorumlayabilirsiniz.
Psikoterapiyi arkadaş aile tavsiyesiyle kıyaslamak veya onların yerine koymak bilimsel tarafını görmezden gelmek demektir.Çünkü psikoterapi araştırmalarla sınanmış teknikler içermektedir.
Terapi süreci aile ve arkadaş muhabbetine benzemediği gibi psikolog da tavsiyeler veren davranışları doğrudan yönlendiren bir arkadaş ya da aile ferdi değildir.Psikolog sorunlarla baş etme becerilerinizi geliştirmenize katkıda bulunan bir bilirkişidir.
Bu durumda psikoloğa danışmak sorunlarınızı ele alıp değerlendirme ve çözüme kavuşturma adına atılmış önemli bir adımdır.